Medeniyetlerin, merkeze aldığı alanlar ile alt alanları bulunmaktadır. Bunlar belirlenmedikçe medeniyetlerin eyleme tarzını anlamak da zor olur. Merkezi alan, toplumun nereye gideceğini ve nasıl davranacağını belirleyen alandır. Alt alanlar ise merkezi alana hizmet eden alanlardır. (Wael b. Hallaq) Şimdi bu meselede bazı açılardan mukayeseli olarak İslam ve batı medeniyetini anlamaya çalışalım:
1. İlimler tasnifi açısından.İlimler açısından İslam’da merkezi alan şeriattir, şer’i ilimlerdir. Matematik, fizik, tıp alt ilimlerdir. Bu durum Müslümanlar bilime ilgisiz olduğu için böyle değildir. Zira matematik, astronomi, optik alanında İslam dünyasında nice gelişmeler olmuştur. Bu ilimlerin amacı yeterli bilgileri sağlamak ve şeriata hizmet etmektir. Şeriatın amacı da belli bir hayat sistemi oluşturmak ve ahlakı inşa etmektir.Batı medeniyeti, şeriatın yerine bilimi merkezi alan yapmıştır.
2. Din-Kültür iliskisi açısından. İslam’da merkezi alan dindir. Din şemsiye kavramdır, belirleyicidir. Ekonomi, siyaset, sanat, kültür, eğitim, felsefe, edebiyat hepsi din şemsiyesinin altında alt alanlardır. Batı medeniyetinde merkezi alan kültürdür. Kültür lokomotiftir, belirleyicidir. Din, ekonomi, siyaset, sanat, eğitim, felsefe, edebiyat hepsi kültür şemsiyesinin altında alt alanlardır. İslam’da din belirleyici, kültür dinin taşıyıcısıdır. Batı medeniyetinde kültür belirleyici, din kültürün sadece minik bir parçasıdır.
3. Din-devlet ilişkisi açısından.Y ine İslam’da merkezi alan dindir, devlet değil. Devlet dinin altında bir alandır, devlet dinin altındadır, üstünde değil. Devlet gücü temsil eder. Din devletin gücünü kontrol eder. Batıda merkezi alan devlettir, din değil. Din devletin üstünde değil altındadır. Devlet yapısı gereği tahakkümcüdur. Devletin üstünde bağlayıcı herhangi bir güç yoktur. Sadece ve sadece 5 yılda bir yapılan ve halk iradesini yansıttığı söylenen seçimler vardır, başka da hiçbir şey yoktur. İslam medeniyetinde devletten daha güçlü olanı temsil eden ise dindir. Onun için din (ahlak ve hukuk) devletin üstündedir. Bununla birlikte tarihte dengelerin devlet lehine olarak bozulduğu da olmuştur. Modernitede devlet merkezi alan olduğu için her şeye yayılmış, her şeyi belirler olmuştur. Her şeyin kendine bağlı olduğu bir ölçüttür de aynı zamanda. Bundan olacak ki, hukuk devletin altında; ahlak ise devletten apayrı bir şeydir. Hukuk ve ahlak devleti belirleyemez; devlet hukuk ve ahlakı belirler.
4. Allah-insan ilişkisi açısından. İslam’da merkezi alan Allah’tır. Allah düşünmenin de eylemin de amacın da sonucun da merkezindedir. Allah değerlerin yaratıcısıdır. Allah değerleri insana yerleştirendir. Allah dışındaki herşey bir anlamda vesiledir, araçtır. Aracı anlamlı ve değerli kılan Allah’tır. Batı medeniyetinde merkezi alan insandır. Her şey insanın bireyselliğine ve özgürlüğüne göre hizalanır. Değerler insana bağlıdır. Değerleri insan üretir. Şayet kabul edilecekse Tanrı tasavvuru da insanın ürettiği bir başka soyut değerdir. İnsan asıl gaye, diğer her şey vasıtadır, araçtır. Din de dahil. Bunların vasıta olması faydalı oluşları ile ilgilidir. Din insana bir şekilde fayda temin ediyorsa, olmalıdır; faydası yoksa kaldırıp atılmalıdır. Merkezî alan-alt alanlar ayırımına dair örnekler artırılabilir. İslam’da ahlak merkezî alandır; Batı medeniyetinde çıkar merkezî alandır. İslam’da vahiy merkezî alandır; Batı medeniyetinde akıl… İslam’da mana merkezî alandır, Batı medeniyetinde madde….Görüldüğü gibi dinin hakim paradigma olduğu geleneksel dünyada din, Allah, şeriat, vahiy, ibadet, ahlak, peygamber gibi üst değerlerle insan ve hayat şekillenir, inşa edilirdi. Modern zamanlarda hiyerarşi tepetaklak oldu. Alt değerler üst değerlerin yerine geçti; araçlar gaye edinildi. İnsan, bilim, akıl, teknoloji, çıkar, politika ölçüt haline geldi. Müslümanlara düşen bir an önce ve adam akıllı bir şekilde bozulan bu hiyerarşiyi ve taşları yerli yerine oturtabilmektir.
İlk Yorumu Siz Yapın