Bu yazıda İbnu’l-Kayyım’ın “nefis tek midir, çok mudur?” sorusuna verdiği bir cevap üzerinde kısaca duracağım. Bu da güzel olmakla birlikte asıl başlıkta belirttiğim gibi buradan ilham alıp onu “akıl tek midir, çok mudur?” sorusunun cevabı için kullanacağım. Önce İbnu’l-Kayyım’ın nefisle ilgili görüşlerini kaydedelim, ardında akıl meselesine geçeriz.
İbnu’l-Kayyım şöyle der:
“Allah, nefsi Kur’an’da üç özellikte tanımlar:
- Mütmainne (huzurlu, mutmain) nefis
- Emmare (kötülüğü emreden) nefis
- Levvâme (kendini, kınayan, suçluluk duyan) nefis.
İnsanlar şu konuda ihtilaf etmişlerdir:
- Nefis bir midir ve bu sıfatlar onun nitelikleri midir?
- Yoksa her kulun üç ayrı nefsi mi vardır: Mütmainne, levvâme ve emmare gibi?
- Birinci görüş, fıkıhçılar, kelamcılar, çoğunluk tefsir âlimleri ve sufiyyenin muhakkikleri tarafından benimsenmiştir.
- İkinci görüş, birçok mutasavvıf tarafından savunulmuştur.
Gerçek şu ki, mezkur iki görüş arasında çelişki yoktur: Nefis öz olarak birdir, ama sıfatları açısından üçtür. Yani, nefis kendi başına ele alındığında bir bütüntür; ancak her bir sıfat ayrı ayrı değerlendirildiğinde, çeşitli yönleriyle çokluğunu gösterir. Dolayısıyla, mutasavvıfların ileri sürdüğü gibi ‘her insanın üç bağımsız nefsi vardır ve her biri ötekine eşittir’ şeklinde bir anlam çıkarılamaz. Nefis, özü itibarıyla birdir; sıfatlarına göre çokluğundan bahsedilebilir.” (Bk. İğâsetu’l-lehfân fi mesâyidi’ş-şeytân)
Özetle ifade etmek gerekirse metinde de vurgulandığı gibi, İslâmî düşüncede bu mesele şöyle anlaşılır:
- Nefsin özü birdir:
Hem kelâm hem tasavvuf kaynakları, insanın nefsi temel olarak tek ve bütün olarak var olduğunu söyler. Yani “insan ruhu” ya da “nefsi öz” bir varlıktır; farklı yönleri olsa da esas itibarıyla birdir.
- Nefsin sıfatları çoktur:
Kur’an, nefsi üç şekilde tasnif eder: Emmare (kötülüğü emreden), Levvâme (suçluluk duyan, kendini kınayan), Mütmainne (huzurlu, tatmin olmuş). Bu üç sıfat, nefsin farklı hâllerini veya yönlerini gösterir; nefis bu anlamda “çok yönlüdür”, ama bu çokluk, özünde birliği bozmaz.
Özetle: Öz açısından tek: Nefis bir bütün olarak insana aittir. Sıfat ve hâl açısından çok: Farklı durum ve eğilimler gösterir. Yani klasik kelâmcı ve sufî anlayışta, nefis hem bir, hem de çoktur: Birliğini korurken farklı yönlerini de gösterir.
Buna paralel olarak diğer sorumuz şudur:
Aynı şeyi akıl için de düşünebilir miyiz? Batı aklı, Doğu aklı veya Batı aklı İslam aklı diyoruz. Akıl tek midir yoksa çok mudur?
- Akıl öz olarak birdir
Tıpkı nefis gibi, “akıl” da insanın temel bir kapasitesidir.
Akıl, düşünme, kavrama, muhakeme yeteneğinin özü olarak tek ve bütün olarak ele alınabilir.
Bu bakış açısından insanın sahip olduğu akıl bir “varlık birliği” gösterir: düşünme yetisi, mantıksal çıkarım yapabilme kapasitesi, farkındalık vs. tek bir merkezden kaynaklanır.
- Akıl sıfat ve yönler açısından çoktur
“Batı aklı” ve “Doğu aklı” gibi sınıflamalar, aslında aklın farklı kültürel, sosyal, tarihsel yönlerini tanımlar.
Akıl, bilginin edinimi, değerler ve düşünme tarzına göre farklı biçimler alır:
Batı aklı: Analitik, sistematik, deneysel, nesnel doğrulara odaklı.
Doğu aklı: Bütünsel, sezgisel, etik ve toplumsal bağlamı ön plana çıkaran bir yaklaşım.
İslam aklı: Akıl, nakil (Kur’an ve Sünnet) ile bütünleşir; akıl ve etik bir arada değerlendirilir.
Burada akıl öz olarak birdir; ama işlevleri, yönelimleri, eğilimleri ve kültürel tezahürleri çoktur. Bu, nefis meselesindeki “öz bir, sıfat çok” ilkesiyle oldukça benzerdir.
Özetle:
Akıl birliği: İnsan aklı öz olarak tek ve evrenseldir; mantıksal kapasite ve düşünme potansiyeli ortaktır.
Akıl çokluğu: Akıl, farklı kültürel, tarihsel ve etik bağlamlarda farklı tezahürler gösterir; farklı toplumlarda, medeniyetlerde veya felsefi sistemlerde farklı biçimler alır.
Benzer şekilde şu soru ile yazımızı bitirelim:
Mü’min aklı-kafir aklı ayırımını da böyle anlayabilir miyiz? Aslında mü’min ve kafirde akıl birdir ama vehmin etkisiyle kafirin aklı karışmakta, doğru işlemez hale gelmektedir. Bu öz olarak farklı aklın olduğunu göstermez.
- Akıl öz olarak birdir
Mü’minin aklıyla kafirin aklı aynı temel kapasiteye sahiptir: düşünme, kavrama, muhakeme yeteneği.
Yani her insanın aklı, özü itibarıyla tek ve evrenseldir; temel işleyiş kapasitesi ortaktır.
- İşleyiş ve yönelim açısından farklılık
Vehim, tutkular, önyargılar ve inanç eksikliği gibi etkenler kafirin aklının “doğru işleyişini” bozabilir.
Mü’minin aklı ise hidayet, vahiy bilgisi ve doğru niyetle beslenir, dolayısıyla aklın işleyişi daha sağlam ve sağlıklıdır.
Bu farklılık, aklın özünü değiştirmez; sadece sıfatlarını ve hâllerini etkiler.
Buraya kadar söylediklerimiz bir tabloda gösterebiliriz:
|
Boyut |
Öz (Tek) |
Sıfat / Hâl / Yönelim (Çok) |
Örnekler / Açıklama |
|
Nefis |
İnsan ruhu / nefsi öz |
Mütmainne, Levvâme, Emmare |
Nefis özü birdir; farklı hâlleri farklı yönleri gösterir. Örn: kendini kınayan nefis, huzurlu nefis, kötülüğü emreden nefis. |
|
Akıl (insan kapasitesi) |
Kavrama, muhakeme, düşünme yeteneği |
Kültürel, tarihsel, felsefi, etik yönelimler |
Batı aklı, Doğu aklı, İslam aklı; temel akıl birdir ama farklı yönleri vardır. |
|
Akıl (inanç bağlamı) |
İnsan aklı öz olarak tek |
İşleyiş biçimi (sağlıklı/karışık) |
Mü’min aklı hidayet ve vahiy ile desteklenir → berrak. Kafir aklı vehim, önyargı, tutkular nedeniyle karışır → yanlış yönlenebilir. |
İlk Yorumu Siz Yapın