İçeriğe geç

MAHALLE DEĞİŞTİREN BİR ZEVATIN MELANETLERİNDEN SADECE BİRİ

Malum, kötü diye icat edilen bir şey varsa, bu kötülüğün yıkılmak istendiği bir adres de olmalıdır. Günümüzde bu adresin genelde Emeviler olduğunu müşahede etmekteyiz. Yani Emeviler bu durumda günah keçisi olmaktadır. Elbette bazı Emevi yöneticilerinin zulümleri meşhur olmuştur. Ancak bu durum her yaptıklarının yanlış olduğu anlamına da gelmez. Bu bir yana…

İnternette bir videoda ilk karşılaştığım bir iddia var. İddiaya göre namaz ibadeti ile ilgili Kur’anî kavram mescittir. Ancak Emeviler cami diyerek Allah’a kulluğu ifade eden mescidi, güce ve otoriteye kulluğu temsil eden camiye dönüştürdüler! Emeviler cami kelimesini Hristiyanların kilisesinden aldılar. Çünkü hristiyanlıkta da kilise toplanma yeri anlamına geliyor. Cami de öyle. Maksat insanları toplayarak güce boyun eğdirmek! 

Ne sükseli ifadeler değil mi?! İnsanın vay be diyesi geliyor! Ama burada şeytan mantığı işletilmiş! Bazı doğrulardan yola çıkarak büyük yanlışlar dile getirmiş! Evet, kilisenin, orijinal anlamlarından biri de toplanmak. Doğru. Peki müslümanlar cami terimini kiliseden çevirerek mi İslam toplumlarına entegre ettiler?

Madde madde meseleyi ele alalım: 

1. Doğrudur, Kur’an ve hadislerde namaz kılma yeri olarak mescit, çoğulu mesacit kullanılmıştır. Hz. Peygamber’in vefatından sonra mescit kelimesi kullanılmakla birlikte cami kelimesi de kullanılmaya başlanmıştır.

2. Dikkat çekici bir şekilde ilk olarak المسجد الجامع şeklinde bir kullanım söz konusu olmuştur. Bu tabirin manası “cemaati toplayan mescit” demektir. Bu tabir cuma namazı kılınan büyük mescitler için kullanılmıştır. Kaynaklarda bu tabirin kullanılmasına bakalım: 

a. Bizzat Hz. Peygamber kullanmıştır: 

الصلاةُ في المسجدِ الجامعِ؛ تَعْدِلُ الفريضةَ حَجَّةً مَبرُورَةً، والنافلةَ كحَجَّةٍ مُتَقَبَّلَةٍ، وفضلُ الصلاةِ في المسجدِ الجامعِ على ما سِواهُ من المساجدِ بخَمْسِ مِئَةِ صلاةٍ

Taberani rivayet etmiştir, ancak hadis zayıftır.

b. Sahabe döneminde kullanılmıştır:

I.

Hz. Ali tarafından kullanılmıştır:

عن علِيٍّ أنَّه قال: لا يَجوزُ إلّا في المَسجِدِ الجامِعِ

Bu hadis de zayıftır. Aynı ifade Hz. Aişe tarafından da kullanılmıştır, ancak o rivayet de zayıftır.

II.

حبيب بن أبي فضالة المكي: لما بني هذا المسجد مسجد الجامع ، قال وعمران بن حصين جالس فذكروا عنده الشفاعة ، فقال رجل من القوم : يا أبا نجيد ، لتحدثونا بأحاديث ما نجد لها أصلا في القرآن ، فغضب عمران بن حصين وقال لرجل : قرأت القرآن ؟ قال : نعم ، قال : وجدت فيه صلاة المغرب ثلاثا ، وصلاة العشاء أربعا

Ebu Davud ve Taberani rivayet etmiştir. Hasan li-ğayrihidir.

c. Tabiun zamanında kullanılmıştır:

I.

أبو إسحاق السبيعي عمرو بن عبدالله: كنتُ في المسجِدِ الجامعِ مع الأسودِ فقال: أتَتْ فاطمةُ بنتُ قَيْسٍ عُمَرَ بنَ الخطّابِ رضِي اللهُ عنه قال: ما كنّا لندَعَ كتابَ ربِّنا وسُنَّةِ نبيِّنا ﷺ لقولِ امرأةٍ لا ندري أحفِظَتْ ذلك أم لا؟!

Ebu Davut nakletmiştir. Hasendir.

II.

دَخَلتُ المسجدَ الجامعَ بالبَصرةِ، فجَلَستُ إلى شَيخٍ أبيَضِ الرَّأسِ واللِّحْيةِ، فقال: حَدَّثَني مُعاذُ بنُ جَبلٍ، عن رسولِ اللهِ ﷺ أنَّه قال: ما مِن نَفْسٍ تَموتُ وهي تَشهَدُ أنْ لا إلهَ إلّا اللهُ، وأنِّي رسولُ اللهِ، يَرجِعُ ذاك إلى قَلبٍ مُوقنٍ، إلّا غَفَرَ اللهُ لها.

İbn Mace ve Ahmed nakletmiştir. Sahihtir.

III.

مَن حدَّثك أنَّ النَّبيَّ ﷺ قال: (لولا أنَّ الكلابَ أمَّةٌ مِن الأُمَمِ لَأمَرْتُ بقتلِها؟) فقال: عبدُ اللهِ بنُ المُغفَّلِ، واللهِ الَّذي لا إلهَ إلّا اللهُ حدَّثني في هذا المسجدِ وأومأ إلى مسجدِ الجامعِ

İbn Hibban nakletmiştir. Sahihtir.

Bunlardan çıkan sonuç şudur: 

-Hz. Peygamber hayattayken cami kelimesi muhtemelen kullanılmamıştır. 

-Sahabenin bu kelimeyi kullanması zayıf da olsa bir ihtimaldir.

-Tabiun döneminde ise bu kelime büyük ihtimalle kullanılmıştır.

3. Doğrudan mescit anlamında olmasa bile toplayıcılığı çağrıştıracak şekilde Hz. Peygamber döneminde kullanılmıştır. 

لَمّا كَسَفَتِ الشَّمْسُ على عَهْدِ رَسولِ اللَّهِ ﷺ نُودِيَ إنَّ الصَّلاةَ جامِعَةٌ

Buhari nakletmiş olup sahihtir.

4. İlginç bir şekilde الجامع kelimesi hadislerde zikredilen esma-i hüsna içinde geçmekktedir. el-Mescidü’l-cami tabirindeki cami kelimesinin buradan alındığını söylemek zor olsa bile küçük bir ihtimal olduğunu düşünmek mümkündür.

Bu tablo bizim şöyle düşünmemizi sağlamaktadır: 

Önce mescit kelimesi kullanılmıştır. Daha sonra büyük camiler yapılmıştır. Bu camilerde cuma namazı kılınıyordur. Kenar mahallelerde yapılan namaz kılma yerleri mescit olarak anılmaya devam etmiş, ancak büyük camilere el-mescidü’l-cami denmiştir. Sonraları ise muhtemelen kullanım kolaylığından dolayı mescit kelimesi kaldırılarak bu büyük namaz kılma mekanlarının adı cami olarak kalmıştır. Böylelikle küçük mekanlar ile büyük mekanlar da ayırt edilir olmuştur. Hatta denenebilir ki, bugün dahi Bu anlayış yerleşmiş olup küçük namaz kılma mekanlarına mescit denilmekte, büyükleri cami olarak anılmaktadır.

Sonuç olarak diyebiliriz ki, cami kelimesi Emevi yöneticilerinin icad ettiği bir kelime değildir. Hele Emevilerin mescit yerine cami kelimesini kullanmasının güç ve otoriteyi tesis etmekle hiç alakası yoktur. Cami kelimesini kullanmak bir ihtiyaçtan kaynaklanmış ve zamanla ayırt edici vasfı ve kullanım kolaylığından dolayı halk arasında bu kelime yayılmıştır.

Kategori:Yazılar

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir